BAYBURT İMSAKİYE
Ramazan denildiğinde akla oruç gelir. Oruç, İslâm’ın beş esasından biridir. Cenâb-ı Hak onu önceki ümmetlere de farz kılmıştır. Oruç, çok farklı ve derin mânâlar ihtivâ eden bir ibadettir. Riyâ ve gösterişten en uzak ibadet de yine oruçtur. Bu sebeple Allah Teâlâ onu kendisine mahsus kılmıştır.
Her iyiliğe, on mislinden yediyüz misline kadar sevap verilir. Ancak oruç bunun hâricindedir. Onun karşılığını Allah Teâlâ verecek ve oruç tutan kullarını gerek dünyada gerekse âhirette sevindirip cennetinde hususî olarak ağırlayacaktır.
Allah Resûlü -sallâllâhu aleyhi ve sellem- şöyle buyurur:
“Cennette Reyyân denilen bir kapı vardır ki, kıyamet günü oradan ancak oruçlular girecek, onlardan başka kimse giremeyecektir…” (Buhârî, Savm, 4; Müslim, Sıyâm, 166)
Resûlullah -sallâllâhu aleyhi ve sellem- orucun günahlara, kötülüklere ve Cehennem azabına karşı sağlam bir kalkan olduğunu bildirmiştir. Çünkü oruç tutan kimse, kötü sözlerden uzak durup kimseyle kavga etmeyecek ve oruçlu olduğunu hatırlayarak kendisine yapılan kabalıklara sabredecektir. Böyle bir hayat, şüphesiz insanı cehennemden muhâfaza eder.