Bu kanaatimi sizleri biraz tarihe götürerek güçlendireyim.
Batı’ya karşı yenilmemizde çok önemli sebepler olduğu gibi şimdi de yenilmememizde etkili olacak önemli sebeplerimiz var.
1. Türkiye, Osmanlı’yı yıkan Batı kompleksinden ve özentisinden artık özgüvenle çıkıyor. Bu çok önemlidir. Batı karşısındaki kompleksimiz Ernest Renan ve onun tasdikçisi Cemaleddin Afgani’nin, “Osmanlı’yı geri bırakan İslam’dı” safsatasını kabulümüzde dahi etkin oldu. Fakat bugün İslam ve din algısı yeniden yükseliştedir.
2. İletişim kaynaklarının hızı ve çeşitliliği artık Batı’nın yalan ve safsatalarını, manipülasyonlarını çok kısa zamanda deşifre edecek durumdadır. Yani Abdülhamit’e uyguladıkları “kızıl sultan” yaftasını bugün Türkiye’deki işbirlikçilerine rağmen uygulayamayacaklar. Tam tersine bu yapılanlar Milletin birbirine kenetlenmesini daha da kuvvetlendirmektedir.
3. Batı, bugün doğu karşısında kaybeden konumundadır. Batı’nın elindeki gelirin yarısından fazlası sömürgecilikle elde edilen kaynaklara dayanır. Oysa bugün Batı’nın sömürdüğü Doğu da uyanışa geçmiştir. Gerek enerji kaynakları gerekse üretim avantajları Batı’nın aleyhine işlemektedir.
4. Batı, Osmanlı’yı ve Mısır’ı verdiği borçlarla faiz batağına sürüklemişti. Abdülhamit’i de bu borçlardan kurtulmaya çalıştığı için harcadı. Fakat bugün İMF’ye borcu olmayan, her şeye rağmen gelirlerini artıran bir Türkiye var.
5. İstihbarat özgürlüğü de Türkiye için oldukça önemli. Daha önce İsrail menşeli yazılımlar sebebiyle bilgileri yeteri kadar gizli olmayan bir Türkiye’den daha “sırlı” bir ülke haline geldik.
Her şeyden önemlisi de “yükselen değer” durumudur. Dünya tarihini birazcık bilenler şunu da iyi bilirler. Rus bir iktisatçının “kont rediyef dalgalanmalar” teorisinde olduğu gibi büyük düşünce cereyanları da yükselirken engellenemez. Türkiye için de durum bu yöndedir. Türk toplumu kendisine güvenerek ve değerlerine dönerek kazanmaya başladığını görmüştür. Bana göre bu kazancının (maddi-manevi) peşinden gitmeye devam edecektir. Nasıl ki kendi değerleriyle kaybettiğine, bir başka deyişle Batı’yla kazandığına inanma süreci engellenemediyse buda engellenemeyecektir.
Yani Türkiye için güneş doğmuştur.
Bu millet doğan bu güneşi batırmadıkça ya da dışarıdan gelen seslere, içerideki işbirlikçileri aracılığı ile prim vermediği sürece batmayacaktır.
Çünkü diş tehditlerin gücü içerideki işbirlikçilerin gücüne bağlıdır.