Temelde Kur’an’a ve Hz. Peygamber’in sünnetine dayandırılan prensipleriyle İslâmî anlayışa doğrudan bağlı olan Ahîliğin, tasavvufta önemli bir yeri bulunan “uhuvvet”i hatırlatmasından dolayı da kolayca yayılması ve kabul görmesi mümkün olmuştur.

Selçuklu Devleti döneminde tüm pozitif değerleri taşıyan bir sentez olarak ortaya çıkan ahilik teşkilatı, esnafın yaşamına belli maddeler getirerek, toplumun maddi ve manevi tüm ihtiyaçlarını gidermeye ve toplumsal düzeni sağlamayı amaç edinen bir sistemdir. Bu amacı gerçekleştirmek için ticaret, sanat, yardımlaşma ve dayanışma yöntem olarak kullanılmıştır.

Esnafın ticaret hayatına organize eden ahilik; eğitim ve sosyal hayattaki siyasi ve askeri alanda faaliyetleri ile günümüze kadar etkilerini hissettirmiştir. 

Anadolu’da Ahîliğin kurucusu Ahî Evran

Baksı Müzesi’nde "Havacılığa Dair Kareler" Fotoğraf Sergisi Baksı Müzesi’nde "Havacılığa Dair Kareler" Fotoğraf Sergisi

Anadolu’da Ahîliğin kurucusu olarak bilinen ve İran’ın Hoy şehrinde doğan Şeyh Nasîrüddin Mahmûd (ö. 1262), sonraları Ahî Evran ismiyle anılmıştır. Özellikle I. Alâeddin Keykubad’ın büyük destek ve yardımıyla, bir taraftan İslâmî-tasavvufî düşünceye ve fütüvvet ilkelerine bağlı kalarak tekke ve zâviyelerde şeyh mürid ilişkilerini, diğer taraftan iş yerlerinde usta, kalfa ve çırak münasebetlerini ve buna bağlı olarak iktisadî hayatı düzenleyen Ahîliğin Anadolu’da kurulup gelişmesinde Ahî Evran’ın büyük rolü olmuştur.

Ahilik geleneğine göre bir ahinin
- Alnı açık olmalı,
- Eli açık, cömert, yardımsever olmalı,
- Sofrası, kapısı açık olmalı, nesi varsa misafiriyle paylaşmalıdır,
- Dilini yalandan, gıybetten, iftiradan bağlamalı,
- Gözünü ayıp aramaktan, elini haramdan bağlamalı,
- Belini bağlamalı, kimsenin namusuna göz dikmemelidir.

Ahîler, bağımsız siyasî bir güç olmamakla birlikte, zaman zaman merkezî otoritenin zayıfladığı, anarşi ve kargaşanın ortaya çıktığı dönemlerde siyasî ve askerî güçlerini göstermişler ve önemli fonksiyonlar üstlenmişlerdir.

Ahîlik Osmanlı Devleti’nin kuruluşunda da büyük rol oynadı. Âşıkpaşazâde, Osmanlı Devleti’nin kuruluşu sırasında faal rol oynayan dört zümre arasında ahîleri de zikreder. 

Ahîliğe giriş şerbet içmek (şürb), şed veya peştamal kuşanmak, şalvar giymekle gerçekleşmekteydi. Ahîlik bünyesi içindeki esnaf birlikleri ustalar, kalfalar ve çıraklardan oluşuyordu.

Özellikle Fâtih devrinden itibaren Ahîlik siyasî bir güç olmaktan çıkarak esnaf birliklerinin idarî işlerini düzenleyen bir teşkilât halini aldı.

Ahi Evran, kurduğu inanç düzeni ile esnafı örgütledi. Ahlaki ve sosyal kurallarla dayanışmayı sağladı, ekonomik hayatı canlandırdı. Ahlakla sanatı bir ahenk içerisinde birleştirdi. Ahi Teşkilatını kurdu ve bütün Anadolu'ya yaydı. Ahi Evran 92 yaşında Kırşehir'de vefat etti.

Türbesi Şehir merkezindeki Ahi Evran camii içerisinde

Ahilikte esnafların ticaret ahlakı konusunda birtakım kurallar çerçevesinde hareket etmesi gerekir. Ahiliğin benimsediği prensipleri bugünkü esnaf ve zanaatkâr insanların ticaret yaparken kul hakkı ve ahlak kurallarını düşünerek ahiliği örnek alarak çalışmalıdır.

Ahîlik hakkında 1279 (1862) yılında yazılmış bir ferman